Ruhsal, duygusal ve davranışsal sorunların çözümüne, psikolojik dengenin korunması ve geliştirilmesine yönelik, sözel etkileşime dayalı terapötik destek sürecini psikoterapi olarak tanımlayabiliriz. Psikoterapinin özü terapist ile ruhsal rahatsızlığı bulunan ya da psikolojik destek ihtiyacı olan danışan arasındaki etkileşim ve iletişime dayanır.
Psikoterapist ile danışan arasında samimi güven ortamının oluşması psikoterapinin tedavi edici gücünün ortaya çıkması için şarttır. Psikoterapi sürecinde amaçlanan şey en temelde bireyin psikolojik iyilik halinin arttırılması kişiye hastalığının ya da sorunlarının nedenlerini göstererek kendini tanıması ve/veya ruhsal çatışmaları ile davranışları arasındaki ilişkiyi gösterebilmektir. Psikoterapi süreci bireylere aynı zamanda problem çözme becerisi, ilişki ve iletişimde doğru yollar, sosyal beceriler, duyguları anlama, davranışlarını kontrol etme yetisi gibi çok çeşitli konularda ilerleme olanağı sağlar. Bu nedenle terapist, danışanın sadece sorunları ya da sağlıksız yönleri ile uğraşmaz sağlıklı ve güçlü yanlarını destekleyerek sorun çözme yeteneğini artırmaya çalışır.
Psikoterapi yaratıcılık gerektirir çünkü bir problemi anlamak için ona birden fazla açıdan bakabilmek ve bir sorunu çözmek için birden fazla çözüm yolu üretebilmek önemlidir.
Psikoterapi belli bir amacı ve yöntemi olan tedavi biçimidir. Kullandığı araç ise konuşma ve iletişimdir.
Psikoterapi ortamı, kişinin kendini tanıması ve çözümlerine ulaşabilmede gerekli psikolojik zeminin oluşturulmaya çalışıldığı bir ortaklıktır. Bir sürecin psikoterapi olabilmesi için belli bir psikolojik kuram ya da kuramlara dayanması, yapılandırılmış olması ve profesyonel bir ruh sağlığı uzmanı tarafından uygulanması gerekir. Uygulanan tekniklerdeki farklılıklar her okulun kendi yöntemine paralel bir psikoterapi tanımına yol açmıştır; öte yandan, tüm psikoterapiler için ortak özelliklere dayanarak bir tanım yapmak da mümkündür.
Psikoterapi tek bir yöntem değildir, çok sayıda farklı psikoterapi kuramı ve uygulamaları vardır. Ancak bu yöntemler arasında bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış olan Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemi ile çok daha hızlı ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Psikoterapi her şeyden önce, gelişigüzel bir konuşma değildir. Psikoterapi konuşma yoluyla gerçekleştirilen bir psikolojik yardım sürecidir; ancak söz konusu konuşma, belirli bir teorik bütünlüğü, teknik ve yöntemleri arkasına alır.
Psikoterapi, salt bir bilgilendirme süreci değildir. Bazı psikoterapi yaklaşımlarında psikoeğitim ya da bilgilendirme önemli bir yer tutsa da, psikoterapi sadece bilgilendirme değildir.
Psikoterapi çok basit bir şekilde, çocukluğa inme çabası değildir. Temel çocukluk yaşantılarının insan gelişimi için ne denli önemli olduğu inkar edilemez ve psikoterapi modellerinin çok büyük bir kısmı terapi sürecinde çocukluk yaşantılarına merkezi bir yer vermektedir. Ancak bu durum, çocukluk yaşantılarını ele almanın alelade bir mesele olabileceği anlamına gelmez.
Psikoterapi “akıl almak” için başvurulan bir yöntem değildir.
Çünkü psikoterapinin hedeflerinden biri de kişinin karar verme mekanizmasını güçlendirmektir. Terapistin danışan adına karar vermesi kısa vadede danışan için kolaylık ya da avantaj gibi gözükse de, uzun vadede karar verme ve sorumluluk alma gücünü azaltır.